- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 2,935
Cumhuriyet’ten Jale Özgentürk’ün yazısına nazaran Merkez Bankası geçen ay sinyalini verdiği üzere siyaset faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Açıklamaya karşın bir daha de sürpriz olabilir diye bekleyen iktisat etrafları, bu ay için nefes almış oldu.
Bu ay diyoruz zira gelecek ay ne olacağı muhakkak değil. Kulis detaylarıne bakılırsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Nas neyi gerektiriyorsa onu yaparız” dediği faiz indiriminden “şimdilik” vazgeçti. Erdoğan’ın ikna olma niçininin “dövizde bir daha hareketlenme” korkusu olduğu belirtiliyor.
Savlara nazaran siyaset faizi mayısa kadar yüzde 14 seviyesinde sabit kalacak. Yani turizm dönemindeki hareketlenmeye kadar.
FATURA HALKA ÇIKTI
Olan, TL’de büyük hasara yol açan, “Faiz niçindir, enflasyon sonuç” teziyle başlayan inatlaşmayla bir yılda fakirleşen yurttaşa oldu.
Geçen yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı yapan Berat Albayrak’la başlayan süreçte bakanlar, Merkez Bankası liderleri değişti. Ekonomik gerçeklerden kopan bu teoriyle 5 TL olan dolar kuru 18 TL’leri gördü. Artık büyük muvaffakiyet üzere 13 TL ile normalleşmeden, parlak bir yıldan kelam ediliyor.
Eylül ayından itibaren dört görüşmede yüzde 19’dan yüzde 14’e düşürülen siyaset faizi neler yarattı, hatırlayalım:
– Enflasyon yüzde 19.58’den yüzde 36.08’e çıktı. Üstelik bu TÜİK’in resmi sayısı. Aslında gerçek enflasyonun yüzde 50’nin üzerinde olduğu biliniyor.
– Dolar 8.57 liradan evvel 18 TL’ye çıktı, artık 13 TL’nin üzerinde.
– Yüksek kur düzeyi, yüksek enflasyonla, iğniçin ipliğe her şeye artırım yapıldı, alım gücü düştü.
– Siyaset faizi yüzde 14’e inerken devletin borçlanma faizi de dahil tüm faizler patladı. İş dünyası bugün yüzde 40’tan aşağı finansman faizi bulamıyor. Yüzde 20’ye bile razı oluyor.
– Dövizin yükselmesi Türkiye’nin dış borçlarını yükseltti. Artan faizlerle gelecek jenerasyonlara devredilen borç katlanarak büyüyor.
– Doğalgaz ve petrole gelen artırımlarla 80 TL’lik tüp gaz 230 TL’ye çıktı. Elektrik, doğalgaz faturaları uyku kaçırtıyor.
İKTİSAT TEK BİREYE BAĞLI
Yurttaşın durumu malum. Yangının ortasında. İş dünyası nasıl karşıladı faiz sonucunı? Birkaç iş insanı ile konuştum. İşte onlardan ileti:
– Siyaset faizinin ekonomik gerçeklerle ilgisi koptu. Kimseyi etkilemiyor. Faizin niye olmadığı kıymetli bir deneyle kanıtlandı.
– Piyasalarda istikrarlar bozuk. İtimat yok. Bu ay faiz birebir kaldı fakat gelecek ay ne olacağını bilmiyoruz. Döviz oynar mı oynamaz mı kimse bilmiyor.
– En tasa verici şey öngorememek. Kimse ne olacak kestiremiyor. Ekonomistler bile yorumlayamıyor. Konum alamıyoruz.
– Tek kişinin başında her şey. O ne derse o oluyor. Siyasetin ticarete bu kadar tesir ettiği diğer bir periyot hatırlamıyoruz.
Halk çaresiz, iş insanları salgında kullanılan Kredi Garanti Fonu üzere takviyeler istiyor bir daha.
Bütün bunlar yaşanırken “2022 en parlak yıl olacak” kelamlarına hâlâ inanan var mı?
Bu ay diyoruz zira gelecek ay ne olacağı muhakkak değil. Kulis detaylarıne bakılırsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Nas neyi gerektiriyorsa onu yaparız” dediği faiz indiriminden “şimdilik” vazgeçti. Erdoğan’ın ikna olma niçininin “dövizde bir daha hareketlenme” korkusu olduğu belirtiliyor.
Savlara nazaran siyaset faizi mayısa kadar yüzde 14 seviyesinde sabit kalacak. Yani turizm dönemindeki hareketlenmeye kadar.
FATURA HALKA ÇIKTI
Olan, TL’de büyük hasara yol açan, “Faiz niçindir, enflasyon sonuç” teziyle başlayan inatlaşmayla bir yılda fakirleşen yurttaşa oldu.
Geçen yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı yapan Berat Albayrak’la başlayan süreçte bakanlar, Merkez Bankası liderleri değişti. Ekonomik gerçeklerden kopan bu teoriyle 5 TL olan dolar kuru 18 TL’leri gördü. Artık büyük muvaffakiyet üzere 13 TL ile normalleşmeden, parlak bir yıldan kelam ediliyor.
Eylül ayından itibaren dört görüşmede yüzde 19’dan yüzde 14’e düşürülen siyaset faizi neler yarattı, hatırlayalım:
– Enflasyon yüzde 19.58’den yüzde 36.08’e çıktı. Üstelik bu TÜİK’in resmi sayısı. Aslında gerçek enflasyonun yüzde 50’nin üzerinde olduğu biliniyor.
– Dolar 8.57 liradan evvel 18 TL’ye çıktı, artık 13 TL’nin üzerinde.
– Yüksek kur düzeyi, yüksek enflasyonla, iğniçin ipliğe her şeye artırım yapıldı, alım gücü düştü.
– Siyaset faizi yüzde 14’e inerken devletin borçlanma faizi de dahil tüm faizler patladı. İş dünyası bugün yüzde 40’tan aşağı finansman faizi bulamıyor. Yüzde 20’ye bile razı oluyor.
– Dövizin yükselmesi Türkiye’nin dış borçlarını yükseltti. Artan faizlerle gelecek jenerasyonlara devredilen borç katlanarak büyüyor.
– Doğalgaz ve petrole gelen artırımlarla 80 TL’lik tüp gaz 230 TL’ye çıktı. Elektrik, doğalgaz faturaları uyku kaçırtıyor.
İKTİSAT TEK BİREYE BAĞLI
Yurttaşın durumu malum. Yangının ortasında. İş dünyası nasıl karşıladı faiz sonucunı? Birkaç iş insanı ile konuştum. İşte onlardan ileti:
– Siyaset faizinin ekonomik gerçeklerle ilgisi koptu. Kimseyi etkilemiyor. Faizin niye olmadığı kıymetli bir deneyle kanıtlandı.
– Piyasalarda istikrarlar bozuk. İtimat yok. Bu ay faiz birebir kaldı fakat gelecek ay ne olacağını bilmiyoruz. Döviz oynar mı oynamaz mı kimse bilmiyor.
– En tasa verici şey öngorememek. Kimse ne olacak kestiremiyor. Ekonomistler bile yorumlayamıyor. Konum alamıyoruz.
– Tek kişinin başında her şey. O ne derse o oluyor. Siyasetin ticarete bu kadar tesir ettiği diğer bir periyot hatırlamıyoruz.
Halk çaresiz, iş insanları salgında kullanılan Kredi Garanti Fonu üzere takviyeler istiyor bir daha.
Bütün bunlar yaşanırken “2022 en parlak yıl olacak” kelamlarına hâlâ inanan var mı?