- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 3,272
İçerisinde bulunduğumuz çağın süratli değişim çağı olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu değişime ayak uydurmak için zihinsel konforun bozulmasını ve değişimden korkulmaması gerektiğini vurguladı. Değişimi hedefleyenlerin olağan dışı hareket eden bireyler olduğunu tabir eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Değişimi yakalayabilen üretebiliyor. Değişimden korkanlar geleceğe ilerleyemezler.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, değişimin hayli süratli bir biçimde hissedildiği günümüzde değişime ayak uydururken dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etti.
Değişmeyen tek şey değişim hakikatidir
Değişimin insanlık tarihli en değerli hakikat olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tabiatta bir hayli canlının geçmişten günümüze bir epey alışkanlığını devam ettirdiğini belirterek “örneğin karıncalar, örümcekler, bin sene evvelki yuvasını yapıyor halbuki insan birebirini yapmıyor. Beşerde değişim gerçeği fazlaca daha fazla gözüküyor. Bunu da birinci lisana getiren ünlü filozof bir daha Anadolu filozoflarından Heraklitos olmuştur. Onun meşhur bir kelamıdır: ‘Değişmeyen tek şey değişim hakikatidir.’ Hatta ‘Aynı suda iki kez yıkanılmaz’ kelamının de onun kelamı olduğu söylenir. Değişimi en hoş anlatan şey budur.” dedi.
Sürat çağında bilginin ömrü kısaldı
Günümüzde değişim suratının arttığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha evvel bilhassa toplumsal hadiselerdeki, teknolojideki, insan omurundaki değişim daha yavaştı. Bilginin ömrü yaklaşık 30 yıldı ancak artık bu müddet iki üç seneye düştü. Değişim hayli daha hızlandı zira sürat çağında yaşıyoruz. En kolay değişen şey de bilgi olmaya başladı.” dedi.
Değişime ayak uydurmak, bisiklet sürmeye benziyor
Bilgi hareketliliği ile birlikte ekonomik ve toplumsal hareketliliğin de arttığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “bu biçimde olunca vakit baskısı ortaya çıktı, vakit yetmemeye başladı. Değişime ayak uydurmak, bisiklet sürmeye benziyor. Bisiklete binerken aşikâr bir tempoda olmak gerekiyor. Durduğunuz an bisiklet devrilir. Çok süratli giderse bir daha devrilir. bu biçimde gayenize gerçek ilerlerken önünüze bir mahzur çıktığı vakit yolunuzu değiştireceksiniz, navigasyonunuza bakacaksınız ve ona göre ilerleyeceksiniz.” dedi.
Değişiklik beyindeki haz bölgesini harekete geçiriyor
Değişime ayak uydurmada daima tetikte olunması gerektiğini de söz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Değişimin beyindeki tesirlerine ait çalışmalar var. Beynimizin orta bölgelerinde nohut büyüklüğünde bir bölge var. Bu kısım, beyinde hem de ödül ceza sistemiyle ilgilidir. Harikulade bir haz salgılar. Bu bölge değişimde epeyce canlanır. Beşerde beyninin o bölgesini en epey harekete geçiren sabit aldığı fiyat değil, sürpriz kazanımlardır. Alışılmışın haricindeki mükafatlar ona dayanılmaz haz veriyor. Dağcılık yapıyor, yeni maceralara atılıyor, yeni şeyler yapıyor. Kişi güya orgazm olmuş üzere haz alıyor.” dedi.
Statükocu anlayış, konfor alanını kaybetmek istemez
Değişikliğin önündeki en büyük pürüzün statükocu anlayış olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı şahıslar statükocudur. Belli bir konfor alanı vardır, onların değişmesini hiç istemez. Bilhassa bunu başarılı iş erkeklerinda görürüz. Başarılı devlet erkeklerinda görürüz. Makul bir tertip kurmuşlardır, muhakkak bir konfor alanları oluşmuştur. O konfor alanlarını muhafazaya bakılırsa hareket ederler. Yeni yatırım yapmazlar. Kaybetme korkusu ortaya çıkar. kimi bazı makul bir muvaffakiyet elde edenlerde bir konfor alanı oluşuyor, konfor alanı dışına çıktığında ezberleri bozulduğu için değişime yanaşmıyorlar.” diye konuştu.
Değişimi hedefleyenler sıradışı hareket ederler
Değişimi hedefleyen bireylerin alışılmadık hareket ettiklerine ve gayelerine muvaffakiyetle ulaştıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu bireylere en düzgün örneklerden biri olarak Fatih Sultan Mehmet var. Gemileri karadan yürütmüş. bu biçimde için epeyce karşıt bir fikir. 70’i aşkın gemiyi karadan indirmiş. Karşı tarafı demoralize ediyor. daha sonrasında da ruhsal üstünlüğü ele geçiriyor. Karşı tarafta direniş kırılıyor.” dedi.
Gelecekteki değişimleri önnazaranbilmek gerekiyor
Değişime ayak uyduranların en kıymetli özelliklerinden birinin gelecekteki mümkün değişimleri önbakılırsabilmek, gelecekteki beklentileri yönetebilmek olduğunu tabir eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gelecekteki değişimleri öngörüp ona göre konum alabilmektir. İşte bu öncülleri yakalayıp onlar içinde ilişki kurmak, akıl ve muhakemeyle ilgilidir. Şu anda in silico deneyler yapılıyor. Bilgisayar ortamında niyet deneyleri yapılıyor. Matematik modellemeler yapılıyor. Beş gün daha sonra havanın nasıl olacağı hakkında iddia yürütülebildiği üzere, global eğilimlere bakılıp 5 sene daha sonra dünyada ne olacağına ait iddia yapabilmek de mümkün olabiliyor.” dedi.
Değişimin öznesi olmak için yeni şeyler yapmak gerekiyor
Değişimin öznesi olmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Değişimin objesi olacaksak kimi gelişmiş ülkeler dijital platformları üretiyorlar ve biz onları kullanıyoruz. Onlar gemi üretiyorlar, biz kullanıyoruz. bu türlü biz değişimin objesi oluyoruz. Değişimin öznesi olmak gerekiyor. Bunun için bizim yeni şeyler yapmamız gerekiyor.” dedi.
AR-GE merkezlerine yatırım yapılmalı
Çağdaş dünyada gelişim ve değişimin suratını yakalamanın en değerli yolunun AR-GE merkezlerinin geliştirilmesiyle mümkün olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Z kuşağını dijital platformlardaki yeniliklere teşvik etmek gerekiyor. Vaktinde 2 milyon şahsa tablet ve bilgisayar dağıtmak yerine 2 bin kişiyi yazılımcı yetiştirseydik şu an kendi dijital platformumuzu kendimiz kullanırdık. çabucak hemen geç değil, bundan daha sonrası kıymetli. bu vakitte en değerli şey AR-GE merkezlerinin geliştirilmesi, yetenekli şahıslara alan oluşturabilmek ve en büyük yatırımın AR-GE olmasıdır. Madem değişim istiyoruz kurumların AR-GE bütçesini arttırması gerekiyor.” dedi.
Değişimi yakalayabilen üretebiliyor
Güney Kore ve Çin’i dünya sıralamasında ön sıralara çıkaran AR-GE bütçeleri olduğunu söz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünyaca ünlü Amazon gelirinin %80’ini AR-GE’ye yatırıyor. Dünyanın en zengini oldu. Yeni yazılımlar üreterek, yeni sistemler kurarak önemli değişim yakalayıp global pazar oluşturdu. Değişimi yakalayabilen üretebiliyor. Bu çağ süratli değişim çağı, kabuğu kırarak ilerlemek lazım. Hz. Ali’nin dediği üzere ‘Gelecek çağa bakılırsa çocuk yetiştirmeliyiz.’ Zihinsel konforu bozacağız. Değişimden korkanlar geleceğe ilerleyemezler.” dedi.
Hibya Haber Ajansı
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, değişimin hayli süratli bir biçimde hissedildiği günümüzde değişime ayak uydururken dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etti.
Değişmeyen tek şey değişim hakikatidir
Değişimin insanlık tarihli en değerli hakikat olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tabiatta bir hayli canlının geçmişten günümüze bir epey alışkanlığını devam ettirdiğini belirterek “örneğin karıncalar, örümcekler, bin sene evvelki yuvasını yapıyor halbuki insan birebirini yapmıyor. Beşerde değişim gerçeği fazlaca daha fazla gözüküyor. Bunu da birinci lisana getiren ünlü filozof bir daha Anadolu filozoflarından Heraklitos olmuştur. Onun meşhur bir kelamıdır: ‘Değişmeyen tek şey değişim hakikatidir.’ Hatta ‘Aynı suda iki kez yıkanılmaz’ kelamının de onun kelamı olduğu söylenir. Değişimi en hoş anlatan şey budur.” dedi.
Sürat çağında bilginin ömrü kısaldı
Günümüzde değişim suratının arttığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha evvel bilhassa toplumsal hadiselerdeki, teknolojideki, insan omurundaki değişim daha yavaştı. Bilginin ömrü yaklaşık 30 yıldı ancak artık bu müddet iki üç seneye düştü. Değişim hayli daha hızlandı zira sürat çağında yaşıyoruz. En kolay değişen şey de bilgi olmaya başladı.” dedi.
Değişime ayak uydurmak, bisiklet sürmeye benziyor
Bilgi hareketliliği ile birlikte ekonomik ve toplumsal hareketliliğin de arttığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “bu biçimde olunca vakit baskısı ortaya çıktı, vakit yetmemeye başladı. Değişime ayak uydurmak, bisiklet sürmeye benziyor. Bisiklete binerken aşikâr bir tempoda olmak gerekiyor. Durduğunuz an bisiklet devrilir. Çok süratli giderse bir daha devrilir. bu biçimde gayenize gerçek ilerlerken önünüze bir mahzur çıktığı vakit yolunuzu değiştireceksiniz, navigasyonunuza bakacaksınız ve ona göre ilerleyeceksiniz.” dedi.
Değişiklik beyindeki haz bölgesini harekete geçiriyor
Değişime ayak uydurmada daima tetikte olunması gerektiğini de söz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Değişimin beyindeki tesirlerine ait çalışmalar var. Beynimizin orta bölgelerinde nohut büyüklüğünde bir bölge var. Bu kısım, beyinde hem de ödül ceza sistemiyle ilgilidir. Harikulade bir haz salgılar. Bu bölge değişimde epeyce canlanır. Beşerde beyninin o bölgesini en epey harekete geçiren sabit aldığı fiyat değil, sürpriz kazanımlardır. Alışılmışın haricindeki mükafatlar ona dayanılmaz haz veriyor. Dağcılık yapıyor, yeni maceralara atılıyor, yeni şeyler yapıyor. Kişi güya orgazm olmuş üzere haz alıyor.” dedi.
Statükocu anlayış, konfor alanını kaybetmek istemez
Değişikliğin önündeki en büyük pürüzün statükocu anlayış olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı şahıslar statükocudur. Belli bir konfor alanı vardır, onların değişmesini hiç istemez. Bilhassa bunu başarılı iş erkeklerinda görürüz. Başarılı devlet erkeklerinda görürüz. Makul bir tertip kurmuşlardır, muhakkak bir konfor alanları oluşmuştur. O konfor alanlarını muhafazaya bakılırsa hareket ederler. Yeni yatırım yapmazlar. Kaybetme korkusu ortaya çıkar. kimi bazı makul bir muvaffakiyet elde edenlerde bir konfor alanı oluşuyor, konfor alanı dışına çıktığında ezberleri bozulduğu için değişime yanaşmıyorlar.” diye konuştu.
Değişimi hedefleyenler sıradışı hareket ederler
Değişimi hedefleyen bireylerin alışılmadık hareket ettiklerine ve gayelerine muvaffakiyetle ulaştıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu bireylere en düzgün örneklerden biri olarak Fatih Sultan Mehmet var. Gemileri karadan yürütmüş. bu biçimde için epeyce karşıt bir fikir. 70’i aşkın gemiyi karadan indirmiş. Karşı tarafı demoralize ediyor. daha sonrasında da ruhsal üstünlüğü ele geçiriyor. Karşı tarafta direniş kırılıyor.” dedi.
Gelecekteki değişimleri önnazaranbilmek gerekiyor
Değişime ayak uyduranların en kıymetli özelliklerinden birinin gelecekteki mümkün değişimleri önbakılırsabilmek, gelecekteki beklentileri yönetebilmek olduğunu tabir eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gelecekteki değişimleri öngörüp ona göre konum alabilmektir. İşte bu öncülleri yakalayıp onlar içinde ilişki kurmak, akıl ve muhakemeyle ilgilidir. Şu anda in silico deneyler yapılıyor. Bilgisayar ortamında niyet deneyleri yapılıyor. Matematik modellemeler yapılıyor. Beş gün daha sonra havanın nasıl olacağı hakkında iddia yürütülebildiği üzere, global eğilimlere bakılıp 5 sene daha sonra dünyada ne olacağına ait iddia yapabilmek de mümkün olabiliyor.” dedi.
Değişimin öznesi olmak için yeni şeyler yapmak gerekiyor
Değişimin öznesi olmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Değişimin objesi olacaksak kimi gelişmiş ülkeler dijital platformları üretiyorlar ve biz onları kullanıyoruz. Onlar gemi üretiyorlar, biz kullanıyoruz. bu türlü biz değişimin objesi oluyoruz. Değişimin öznesi olmak gerekiyor. Bunun için bizim yeni şeyler yapmamız gerekiyor.” dedi.
AR-GE merkezlerine yatırım yapılmalı
Çağdaş dünyada gelişim ve değişimin suratını yakalamanın en değerli yolunun AR-GE merkezlerinin geliştirilmesiyle mümkün olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Z kuşağını dijital platformlardaki yeniliklere teşvik etmek gerekiyor. Vaktinde 2 milyon şahsa tablet ve bilgisayar dağıtmak yerine 2 bin kişiyi yazılımcı yetiştirseydik şu an kendi dijital platformumuzu kendimiz kullanırdık. çabucak hemen geç değil, bundan daha sonrası kıymetli. bu vakitte en değerli şey AR-GE merkezlerinin geliştirilmesi, yetenekli şahıslara alan oluşturabilmek ve en büyük yatırımın AR-GE olmasıdır. Madem değişim istiyoruz kurumların AR-GE bütçesini arttırması gerekiyor.” dedi.
Değişimi yakalayabilen üretebiliyor
Güney Kore ve Çin’i dünya sıralamasında ön sıralara çıkaran AR-GE bütçeleri olduğunu söz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünyaca ünlü Amazon gelirinin %80’ini AR-GE’ye yatırıyor. Dünyanın en zengini oldu. Yeni yazılımlar üreterek, yeni sistemler kurarak önemli değişim yakalayıp global pazar oluşturdu. Değişimi yakalayabilen üretebiliyor. Bu çağ süratli değişim çağı, kabuğu kırarak ilerlemek lazım. Hz. Ali’nin dediği üzere ‘Gelecek çağa bakılırsa çocuk yetiştirmeliyiz.’ Zihinsel konforu bozacağız. Değişimden korkanlar geleceğe ilerleyemezler.” dedi.
Hibya Haber Ajansı