Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Toplantı Salonu’nda düzenlenen “Diplomatik Bağların 30. Yılında Türkiye- Kazakistan Eğitim İşbirliği ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Çalıştayı”na katıldı. Burada bir konuşma yapan Kalın, üniversitenin gelişmeninde katkısı olanlara teşekkür ederek, Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin 30 yıldır Türk dünyası ortasındaki birliğin kalkınmasına katkılar verdiğini tabir etti. Bilhassa son devirde Türk dünyasının bir daha toparlanmaya başladığını ve stratejik, tarihi, kritik bir müddetçten geçildiğini kaydeden Kalın, “Türk dünyası bir daha birleşiyor, yeni bir ufka açılıyor. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olarak bir daha tanımlanan teşkilatımızın ortaya koyduğu siyasi vizyon, bunun en somut sonuçlarındendir” diye konuştu.
“Son senelerda Türk dünyasının birlik ve birlikteliği imkan olmaktan çıkıp, stratejik sorumluluk ve yeni bir siyasi ufuk haline geldi” diyen Kalın, Karabağ Zaferi’nin elde edilmesiyle Türk dünyasında birlik olunması halinde neler başarılabileceğinin gösterildiğini vurguladı.
“TÜRKİYE-TÜRKMENİSTAN-AZERBAYCAN ÜÇLÜ TOPLANTISI, EN KRİTİK BASAMAKLARINDAN BİRİSİNİ TEŞKİL EDİYOR”
Türkiye’nin savunma sanayiinde attığı adımların Türk dünyası tarafınca takip edildiğini ve Türk dünyasının da bu hususta çalışmalar yaptığını söyleyen Kalın, son periyotta gündeme gelen güç konusuna dair şunları aktardı:
“Özellikle Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan güç ve besin krizinde Türk dünyasının ve Orta Asya’nın bundan daha sonra hayati rol oynayacağını gösteriyor. Zira dünya güç rezervlerinin kıymetli bir kısmı Türk coğrafyamızda bulunuyor. Türk dünyası önümüzdeki on senelerda hayati bir rol oynamaya devam edecek. Başkanlarımızın ortaya koyduğu vizyonla bu güç altyapısı büyük oranda oluşturuldu. Bilhassa bizim inşa ettiğimiz güç koridoru bugün yalnızca Azerbaycan gazının Avrupa’ya aktarılması noktasında değil, hem de Türkmenistan’a, tahminen ilerde Kazakistan’a güç kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında kritik bir rol oynayacak. Bilhassa bu ayın ortasında Türkmenistan’da yapacağımız Türkiye-Türkmenistan-Azerbaycan üçlü toplantısı, bu dediğim sürecin en kritik kademelerinden birisini teşkil ediyor.”
“KIBRIS DAVASI TÜM TÜRK DÜNYASININ DAVASIDIR”
Kalın, TDT’nin Semerkand Zirvesi’nde KKTC’nin gözlemci üye olarak kabul edilmesinin kıymetli bir dönüm noktası olduğunu söz ederek, şunları kaydetti:
“Bu, Kıbrıs davasına sahip çıkışımızın kıymetli kademelerinden birisini temsil etmektedir. bununla birlikte Türk dünyasının bütün davalarına ve problemlerine bütün olarak sahip çıktığı ve bu taraftaki kuvvetli siyasi iradenin en hoş örneklerinden birisi olmuştur. Bundan gurur duymalıyız. Kıbrıs’a, halkına yapılan haksızlıkların, uygulanan ambargoların hem milletlerarası hukuk açısından hem tarihi gerçekler açısından ne kadar haksız, ne kadar hukuka ters olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu davayı, bu çabayı yalnızca Kıbrıslı kardeşlerimiz veremez. Bu çabayı yalnızca Türkiye’deki kardeşlerimiz veremez. Kıbrıs davası tüm Türk dünyasının davasıdır. Kıbrıs davası bir hak, hukuk ve adalet davasıdır. Bir toprak, idare problemi olmaktan öte temel hak ve hukukun, memleketler arası normların hayata geçirilmesini hatırlatan bir davadır. Türk dünyasının Kıbrıs sorununa sahip çıkması bizim için ayrıyeten kıymet arz ediyor. Bundan daha sonra devamı mahiyetinde yalnızca Kıbrıs Türklerini değil, dünyanın neresinde olursa olsun Türk topluluklarının bulunduğu her yerde sahip çıkmak, onların yalnız olmadığını göstermek de Türk dünyasının en kıymetli misyonudur.”
Tarihin akışının doğuya kayışını yalnızca Çin eksenli büyüme iktisat modeliyle sınırlamanın eksiklik oluşturacağını not düşen Kalın, “Enerjide, sıhhatte, besinde, ticarette, savunma sanayiinde, güvenlikte ve öteki alanlarda geniş Türk coğrafyamız bundan hissesini kesinlikle alacaktır. Tarihin akışının doğuya kayışını yalnızca Çin eksenli büyüme iktisat modeliyle sınırlamak eksiklik olur. Tam bilakis o coğrafyanın kilit merkez ülkeleri olan Türk cumhuriyetleri de bundan kesinlikle hissesini alacaktır. Önümüzdeki 40 yıllık bir perspektifle düşündüğümüz vakit bunun potansiyelini görüyorum” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin her vakit Kazakistan’ın yanında olduğunu lisana getiren Kalın, Kazakistan ile olan bağlantıların sürdürüleceği bildirisini verdi. Kalın, Rus uçağının düşürülmesi konusunda Rusya ile Türkiye’nin yaşadığı krizin aşılmasında eski Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kritik bir rol oynayarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubunu Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin’e götürdüğünü hatırlattı. Kalın, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile bir arada Türkiye-Kazakistan bağlantılarının yeni ufuklara açılmaya başladığını belirterek, “Biz bundan daha sonra Kazakistan ile her alanda yakın çalışmaya devam edeceğiz. Geçen yıl bizim Kazakistan ile olan ticaret hacmimiz 7 milyar doları aştı ve inşallah 10 milyar dolar ticaret hacmine en kısa vakitte ulaşacağız. Bu noktada siyasi başkanlarımızın ve ilgili kurumlarımızın iradesinin tam olduğunu söz etmeliyim” dedi.
“ORTA ASYA’DA YAŞANACAK BİRLİK VE birlikteLİK DÜNYANIN BARIŞ VE HUZURUNA HİZMET EDECEK”
Türk dünyasının beraberliğine vurgu yapan Kalın, kelamlarını şöyleki sonlandırdı: “Bizim birlik ve birlikteliğimiz bölgesel ve global barışa ve istikrara katkı sağlayan bir müddetçtir. Bu berabern, birliktelikten kimse korkmasın ve çekinmesin. Bu birlik ve birlikteliğin hiç bir üçüncü tarafın, üçüncü bölgenin güvenliğine tehdit teşkil etmez. Tam bilakis Orta Asya’da, Türk dünyasında yaşanacak birlik ve birliktelik Türkiye’den Kafkaslara, Orta Asya’dan Çin hududuna kadar dünyanın barış ve huzuruna, istikrarına, güç, besin güvenliğine ve öteki alanlardaki stratejik çıkarlarına hizmet edecek bir birlik, birliktelik, barış ve huzurdur.”
“DÜNYA SIRALAMASINDA ÜNİVERSİTEMİZ BİRİNCİ 700’E GİRMİŞTİR, BU KIYMETLİ AMA KÂFİ DEĞİLDİR”
Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Lideri Prof. Dr. Muhittin Şimşek ise üniversitenin değerine değinerek şunları kaydetti:
“Bu kardeşliğin bir nişanesi olarak dünyada eşine az rastlanır iki kardeş ülkenin ortak üniversitesi olarak kuruldu ve 30 yıldan bu yana 100 bine yakın öğrencisi dünyanın biroldukca memleketinde hizmet vermektedir. Üniversitemiz 40 Türk devlet ve akraba topluluğundan 16 bini aşkın öğrencisiyle 12 fakültede hizmet vermektedir. Üniversiteyi anlatacak değilim. Bizden Cumhurbaşkanımız iki şey istemişti. 2022 yılında haziran ayında hocalarımız bilirler karneler dağıtıldı. Dünya sıralamasında üniversitemiz birinci 700’e girmiştir. Bu kıymetli ama kâfi değildir.”
“Diplomatik Münasebetlerin 30. Yılında Türkiye-Kazakistan Eğitim İşbirliği ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Çalıştayı”na eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Lideri Abdullah Eren, KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu ve Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yerkebulan Sapiyev de katıldı.
“Son senelerda Türk dünyasının birlik ve birlikteliği imkan olmaktan çıkıp, stratejik sorumluluk ve yeni bir siyasi ufuk haline geldi” diyen Kalın, Karabağ Zaferi’nin elde edilmesiyle Türk dünyasında birlik olunması halinde neler başarılabileceğinin gösterildiğini vurguladı.
“TÜRKİYE-TÜRKMENİSTAN-AZERBAYCAN ÜÇLÜ TOPLANTISI, EN KRİTİK BASAMAKLARINDAN BİRİSİNİ TEŞKİL EDİYOR”
Türkiye’nin savunma sanayiinde attığı adımların Türk dünyası tarafınca takip edildiğini ve Türk dünyasının da bu hususta çalışmalar yaptığını söyleyen Kalın, son periyotta gündeme gelen güç konusuna dair şunları aktardı:
“Özellikle Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan güç ve besin krizinde Türk dünyasının ve Orta Asya’nın bundan daha sonra hayati rol oynayacağını gösteriyor. Zira dünya güç rezervlerinin kıymetli bir kısmı Türk coğrafyamızda bulunuyor. Türk dünyası önümüzdeki on senelerda hayati bir rol oynamaya devam edecek. Başkanlarımızın ortaya koyduğu vizyonla bu güç altyapısı büyük oranda oluşturuldu. Bilhassa bizim inşa ettiğimiz güç koridoru bugün yalnızca Azerbaycan gazının Avrupa’ya aktarılması noktasında değil, hem de Türkmenistan’a, tahminen ilerde Kazakistan’a güç kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında kritik bir rol oynayacak. Bilhassa bu ayın ortasında Türkmenistan’da yapacağımız Türkiye-Türkmenistan-Azerbaycan üçlü toplantısı, bu dediğim sürecin en kritik kademelerinden birisini teşkil ediyor.”
“KIBRIS DAVASI TÜM TÜRK DÜNYASININ DAVASIDIR”
Kalın, TDT’nin Semerkand Zirvesi’nde KKTC’nin gözlemci üye olarak kabul edilmesinin kıymetli bir dönüm noktası olduğunu söz ederek, şunları kaydetti:
“Bu, Kıbrıs davasına sahip çıkışımızın kıymetli kademelerinden birisini temsil etmektedir. bununla birlikte Türk dünyasının bütün davalarına ve problemlerine bütün olarak sahip çıktığı ve bu taraftaki kuvvetli siyasi iradenin en hoş örneklerinden birisi olmuştur. Bundan gurur duymalıyız. Kıbrıs’a, halkına yapılan haksızlıkların, uygulanan ambargoların hem milletlerarası hukuk açısından hem tarihi gerçekler açısından ne kadar haksız, ne kadar hukuka ters olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu davayı, bu çabayı yalnızca Kıbrıslı kardeşlerimiz veremez. Bu çabayı yalnızca Türkiye’deki kardeşlerimiz veremez. Kıbrıs davası tüm Türk dünyasının davasıdır. Kıbrıs davası bir hak, hukuk ve adalet davasıdır. Bir toprak, idare problemi olmaktan öte temel hak ve hukukun, memleketler arası normların hayata geçirilmesini hatırlatan bir davadır. Türk dünyasının Kıbrıs sorununa sahip çıkması bizim için ayrıyeten kıymet arz ediyor. Bundan daha sonra devamı mahiyetinde yalnızca Kıbrıs Türklerini değil, dünyanın neresinde olursa olsun Türk topluluklarının bulunduğu her yerde sahip çıkmak, onların yalnız olmadığını göstermek de Türk dünyasının en kıymetli misyonudur.”
Tarihin akışının doğuya kayışını yalnızca Çin eksenli büyüme iktisat modeliyle sınırlamanın eksiklik oluşturacağını not düşen Kalın, “Enerjide, sıhhatte, besinde, ticarette, savunma sanayiinde, güvenlikte ve öteki alanlarda geniş Türk coğrafyamız bundan hissesini kesinlikle alacaktır. Tarihin akışının doğuya kayışını yalnızca Çin eksenli büyüme iktisat modeliyle sınırlamak eksiklik olur. Tam bilakis o coğrafyanın kilit merkez ülkeleri olan Türk cumhuriyetleri de bundan kesinlikle hissesini alacaktır. Önümüzdeki 40 yıllık bir perspektifle düşündüğümüz vakit bunun potansiyelini görüyorum” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin her vakit Kazakistan’ın yanında olduğunu lisana getiren Kalın, Kazakistan ile olan bağlantıların sürdürüleceği bildirisini verdi. Kalın, Rus uçağının düşürülmesi konusunda Rusya ile Türkiye’nin yaşadığı krizin aşılmasında eski Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kritik bir rol oynayarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubunu Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin’e götürdüğünü hatırlattı. Kalın, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile bir arada Türkiye-Kazakistan bağlantılarının yeni ufuklara açılmaya başladığını belirterek, “Biz bundan daha sonra Kazakistan ile her alanda yakın çalışmaya devam edeceğiz. Geçen yıl bizim Kazakistan ile olan ticaret hacmimiz 7 milyar doları aştı ve inşallah 10 milyar dolar ticaret hacmine en kısa vakitte ulaşacağız. Bu noktada siyasi başkanlarımızın ve ilgili kurumlarımızın iradesinin tam olduğunu söz etmeliyim” dedi.
“ORTA ASYA’DA YAŞANACAK BİRLİK VE birlikteLİK DÜNYANIN BARIŞ VE HUZURUNA HİZMET EDECEK”
Türk dünyasının beraberliğine vurgu yapan Kalın, kelamlarını şöyleki sonlandırdı: “Bizim birlik ve birlikteliğimiz bölgesel ve global barışa ve istikrara katkı sağlayan bir müddetçtir. Bu berabern, birliktelikten kimse korkmasın ve çekinmesin. Bu birlik ve birlikteliğin hiç bir üçüncü tarafın, üçüncü bölgenin güvenliğine tehdit teşkil etmez. Tam bilakis Orta Asya’da, Türk dünyasında yaşanacak birlik ve birliktelik Türkiye’den Kafkaslara, Orta Asya’dan Çin hududuna kadar dünyanın barış ve huzuruna, istikrarına, güç, besin güvenliğine ve öteki alanlardaki stratejik çıkarlarına hizmet edecek bir birlik, birliktelik, barış ve huzurdur.”
“DÜNYA SIRALAMASINDA ÜNİVERSİTEMİZ BİRİNCİ 700’E GİRMİŞTİR, BU KIYMETLİ AMA KÂFİ DEĞİLDİR”
Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Lideri Prof. Dr. Muhittin Şimşek ise üniversitenin değerine değinerek şunları kaydetti:
“Bu kardeşliğin bir nişanesi olarak dünyada eşine az rastlanır iki kardeş ülkenin ortak üniversitesi olarak kuruldu ve 30 yıldan bu yana 100 bine yakın öğrencisi dünyanın biroldukca memleketinde hizmet vermektedir. Üniversitemiz 40 Türk devlet ve akraba topluluğundan 16 bini aşkın öğrencisiyle 12 fakültede hizmet vermektedir. Üniversiteyi anlatacak değilim. Bizden Cumhurbaşkanımız iki şey istemişti. 2022 yılında haziran ayında hocalarımız bilirler karneler dağıtıldı. Dünya sıralamasında üniversitemiz birinci 700’e girmiştir. Bu kıymetli ama kâfi değildir.”
“Diplomatik Münasebetlerin 30. Yılında Türkiye-Kazakistan Eğitim İşbirliği ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Çalıştayı”na eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Lideri Abdullah Eren, KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu ve Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Yerkebulan Sapiyev de katıldı.